29 Mart 2025 00:22

Barikatları aşan dayanışma: ODTÜ'den boykot çağrısı

"Birbirimizin deneyimlerimlerinden öğrenerek, bu mücadeleyi beraber ilerletebileceğimizi düşünüyor ve gerekliliğini görüyoruz. Üniversiteleri boykota, sınıfı genel grev, direnişe çağırıyoruz"

Barikatları aşan dayanışma: ODTÜ'den boykot çağrısı

Fotoğraf: Evrensel

ODTÜ'den bir öğrenci


ODTÜ’de de eylemlilik, Türkiye’nin geri kalanında da olduğu gibi İmamoğlu’nun geceleyin diplomasının iptal edilmesi ve ardından gözaltına alınmasıyla başlayan süreçle başladı. İlk gün 5. Yurt önünden başlayan yürüyüş, okula sığmadı. Güvenpark'a gitmek için okuldan yürüyüşe geçen öğrenciler, Söğütözü'nde polis ile karşılaştı. Şiddetli biber gazı müdahalesiyle karşılaştıktan sonra köprüaltında saatlerce direnilmesine rağmen polis barikatı aşılamadı.

Ertesi gün ise derslerin normal seyrinden sonra ODTÜ’nün A1 kapısına (ODTÜ metro girişi) yürüyüşe geçildi, yine 5. Yurt önünden. A1’e giden yolda ODTÜ’lüler, önce Hacettepe, sonra da Bilkent öğrencileri ile buluştular. A1 kapısına doğru yürürken şiddetli polis müdahalesi başladı. Polis barikatını aşmak için Eskişehir yoluna doğru yürüyen öğrencilerin üzerine önce plastik mermi, sonra gaz kapsülleri, en son da TOMA ile müdahale edildi. Kızılay’dan ODTÜ’yü duyup destek için gelen binlerce Ankaralı ise aynı müdahaleye maruz kaldı. Bu denli sert müdahalenin karşısında ise ODTÜ yolun geri tarafına, C heykeline çekildi ve basın açıklaması okundu. İlk defa, "Şiddet Varsa Boykot Var" dendi; hem ODTÜ hem de tüm Türkiye geneli üniversiteler boykota çağrıldı.

Boykot süreci, daha ilk günden önceki zamanlarda forumlara katılmamış, ortak karar almayı deneyimlememiş sıra arkadaşlarımızın, “Birleşmekten başka şansımız yok” zorunluluğunun kavranmasıyla beraber boykotun örgütleyicileri olma konusunda inisiyatif almalarıyla başladı. Örgütlü baskı ve yasakların üstesinden ancak örgütlü bir mücadelenin gelebileceği kitleler tarafından pratikte hızlıca kavranmıştı.

Ertesi gün ise ODTÜ geneline geniş katılımlı forumlarla başlandı. Yıllardır boykot örgütlemiyor olmanın, ÖTK’ların fiili olarak yasaklanmış olmasının etkileriyle bazı şeyler el yordamıyla halledilmeye çalışılsa da o gün alınan forumlar çok geniş katılımlarla geçti. Mühendislik Fakültesi olarak topluca alınan foruma yüzlerce kişi katıldı, bütün mühendislik bölümlerinden temsilciler seçildi, boykotun mühendislikte nasıl örüleceği konuşuldu. Ardından alınan ODTÜ geneli forumda bundan sonraki süreçte ne yapılacağı konuşuldu. Okulun en büyük amfisinin tamamen dolduğu, yüzlerce kişinin katıldığı bu forum da boykot kararının en net şekilde duyurulduğu alan oldu. Kampüsün ablukası ve polis şiddetiyle biten o akşam, bir sonraki güne şu kararı bırakmıştı: biz sınıflarımızdan başlayarak bölümümüzde, fakültemizde, kampüsümüzde taleplerimizi belirleyeceğiz ve bu talepler etrafında boykotu öreceğiz.

Bölümlerde alınan forumlar, taleplerin çoğu noktada ortaklaştığını da gösterdi bize: gözaltıların serbest bırakılması, ablukanın kaldırılması, nitelikli eğitim, seçilmiş rektör, yeni bir hükümet, ÖTK’ların yeniden kurulması. Peki, öğrencilerin boykotu, bu talepleri karşılatacak şekilde nasıl örülebilir? Bunlar yerellerde nasıl somut planlar haline dönüşebilir? soruları, forumlara katılan ve katılmayan öğrenci gençliğin gündemi, derdi haline geldiği noktada boykotun bu güçlülükte geçmesi de kaçınılmaz oldu. ODTÜ geneli forumdan çıkan boykot kararı, bu yerel forumlarla bu şekilde perçinledi. Gün içerisinde alınan birçok foruma, hafta sonu olmasına rağmen yüzlerce öğrenci katıldı; buna rağmen nasıl daha kalabalık olabiliriz sorusu en acil sorulardan biri olarak karşımıza çıktı.

Pazartesi günü, bölüm buluşmaları, pankart boyamaları, basın açıklamaları ile başladı. Makine Mühendisliği ve Beşeri Bilimler kendi basın açıklamalarını okudular. Ardından bütün bölümler kendi yürüyüşleri, kendi pankartları ve kendi tomaları ile rektörlükte buluştu. Buradaki basın açıklamasının ardından bölümlere geçildi ve forumlar, etkinlikler gün içerisinde devam etti.

Genel grev, genel boykot, genel direniş çağrısı haftanın başından itibaren öğrencilerin ana odağı haline geldi. Çatışmaya gitmenin direnişin tek yolu olmadığı, kendi alanlarımızda boykotu örgütlemenin; bütün Türkiye’yi genel greve, Hayatı Durdurmaya çağırmanın da direnişin önemli bir yönü olduğu forumlarda konuşulan ana konulardan biriydi. ODTÜ’den bu sesin nasıl yükseleceği, öğrenci gençlik olarak işçi hareketinin önderliğini nasıl yapabileceğimizi tartışırken, günlük gazetenin düzenli kullanımı, düzenli çağrılarımız, akademisyenlerimizi mücadeleye katmaktaki ısrarımız ön plana çıktı.

Mimarlık gibi bazı alanlar bir önceki günden kendi ders programlarını belirlemiş, bunu uygulamış olsalar da bazı alanlar daha tecrübesiz yakalandı. El yordamıyla son dakika konulan etkinlikler, forumlar, açık dersler ile boykotun ilk günü okulun her yerinde amfilerin boş, bölümlerin boş, çimlerin, merdivenlerin dolu olduğu bir şekilde geçti. Aynı günün akşamı, 5. Yurt'tan yürüyüşe başlanıldı. Fizik bölümünde herkese açık bir forum alındı. O noktada herhangi bir genç için forumların devamlılığını hem bu süreçte hem de ilerleyen öğrencilik hayatında sağlamanın önemi netti. Beraber karar alabilmenin zorluğu herkes tarafından hissedilse de günler geçtikçe kolaylaşıyor, gençlik hayata çözüm odaklı bir perspektiften bakmayı deneyimledikçe geliştiriyordu.

Ertesi gün, daha tecrübeli, daha boykotçu bir şekilde güne başlandı. Neredeyse tüm bölümlerin günlük net bir planlarının olduğu, insanların bölüme gelmesinin garantiye alındığı bir hat izlendi. İİBF-A’nın “Grev ve Ekonomik Boykot”, Biyolojik Bilimlerin “Evrim 101” açık derslerinden tutalım, Fizik bölümünün kantin toplantılarına dolu bir gün geçirildi. Bu açık dersler sadece birer etkinlik olarak değil, önceki forumlarda kararlaştırılan nitelikli eğitim talebini örmenin adımları olarak da inşa ediliyordu: öğrenciler “nasıl bir eğitim istiyoruz?​” sorusunun cevabını bulabilmek için, kendilerine gösterebilmek için kendi ders programlarını inşa ediyordu. Özgür, eşit akademinin neye benzeyebileceğini pratikte görerek daha somut, daha güçlü talepler geliştirmelerinin önlerini açıyordu. Ablukanın önceki cumadan beri kesintisiz olarak sürdüğü bu salı günü, ablukaya karşı direnme, yeniden A1’e yürüme kararı alındı. Binlerce kişilik, ucu gözükmeyen bir kalabalık 5. Yurt önünden çıkıp A1’e yürüdü. Polisin müzakere çağırması üzerine beklenirken oturma eylemi başladı. Polisten ablukanın kalkacağı, polislerin geri çekileceği, bunun sabahtan uygulanacağı üzerine söz alındı.

Ancak ertesi sabah polis sözünü tutmadı. Ne tomalar ne polisin geri çekildiği, aksine gün içerisinde giderek daha fazla emniyet aracının kapılara yığıldığı bir gün geçirildi. Aynı önceki gün gibi çarşamba günü de öğrenciler günü daha dolu geçirme konusunda daha tecrübeliydi. Boykotun kendisinin bir ders bırakıp evde oturma süreci olursa anlamını büyük ölçüde yitireceği, günümüzü sınıfımızla beraber, mücadelemizi büyütecek ve taleplerimiz etrafında birleştirecek bir alan olarak ele alınması gerektiği artık genel geçer bir düşünceydi. Akşam, ablukanın kaldırılmaması, verilen sözün tutulmaması üzerine öğrenciler yeniden A1’e yürüdü. Müzakerenin sonuçsuz kalması üzerine polis müdahalesi başladı, 30 sıra arkadaşımız burada işkence ile gözaltına alındı.

Ertesi gün bu şiddete karşı ne yapacağımızı, bu ortamdan kalıcı mekanizmaları nasıl çıkartacağımızı konuşmak için bölümlerimizde toplandık. Bazı bölümlerde Öğrenci Temsilci Kurullarının (ÖTK) kurulması için geçici komiteler seçildi. Akşam ise rektörlük önünde bir basın açıklaması yapıldı. Ardından yapılan açık forumda her bölümün kendi temsilcisi konuşma yaptı, bölümlerinde neler yaptıklarından bahsetti. ÖTK’lerin resmiyette tanınan ve demokratik bir biçimde kurulması, Cinsel Tacizi Önleme Birimlerinin yeniden aktifleştirilmesi birçok bölümün ortak talebi olarak sayıldı. ÖTK’lerin bu süreçte acil bir talep olarak ortaya çıkması, mücadelenin bu kitlesellikte ve örgütlülükte ilerlemesinin kalıcılaştırılması, yükselerek biriktirilmesinin zorunluluğunun görülmesinden geçiyordu. Gençlik bir araya gelip mücadeleyi nasıl büyüteceğiz sorusuna bir haftasını harcadığında, bunun yollarını görmek ve inşa etmek düşündüğümüzden çok daha kolaydı.

ODTÜ’den ortak çağrımız: biz ülkemizin geri kalanından aslında çok da farklı değiliz. Birbirimizin deneyimlerinden öğrenerek, paylaşarak bu mücadeleyi beraber ilerletebileceğimizi düşünüyor ve bunun gerekliliğini görüyoruz. Yeniden, tüm üniversiteleri boykota, tüm sınıfı genel greve, direnişi büyütmeye çağırıyoruz!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Tekellere risksiz kâr
Halka ayrı uluslararası şirketlere ayrı hukuk

Tekellere risksiz kâr

Türkiye’yi uluslararası sermayeye “kârlı ve güvenli bir liman” diye pazarlayan Erdoğan iktidarı tekellere yeni hukuki güvence verdi: Yasal değişiklikler olumsuz etkilerse vergi indiriminden kamu alım garantisine uzanan ve toplamı 1.1 trilyon lirayı bulan teşvikler verilecek, kârlılıkta risk sıfırlanacak. Geleceksizliğe, yoksullaşmaya ve siyasal baskılara karşı sokağa çıkanlara ise daha fazla gözaltı ve tutuklama vadediliyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
30 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et